1 Mayıs 2016 Pazar

KARAKTER ANALİZİ

 




       Başlıkta da yazdığı gibi karakter analizi yapacağız. Bu bitmesini istemediğim dalgada kayık misali ufak bir tur attıracağım size. Aslını isterseniz kitap çok üstü kapalı yazılmış. Bir karakter hakkında tam olarak durulmamış. Ama denizden elde ettiğim kadar bilgi ile ufak da olsa tattıracağım size deniz havasını. 
     
        İlk olarak anlatıcıdan başlamak istiyorum. Kitap kahraman bakış açısı ile yazılmış ve kitabı bize aktaran kişi anlatıcı. Tanpınar ile Düşize Hanım arasındaki iletişim ağı olarak adlandırabiliriz sanırım bu karakteri. Yada şöyle desek daha doğru olabilir , hikayedeki olay ağını başlatan kişi. Sanırım böyle daha doğru oldu. Anlatıcı her gün Düşize Hanım'a -yatalak hasta kadın- Tanpınar'ı anlatmak için gidiyordu. Düşize Hanım sebebi ile Tanpınar'ı araştırmaya başladı. Tanpınar'ın günlüğünü ele geçirip onun hayatına tam anlamıyla misafir olması ile birlikte Tanpınar'a karşı bir hayranlık başladı içinde. Tanpınar da kendini görüyordu. Pişmandı anlatıcı , geçmişte yaptıkları yüzünden. İstanbul'u terk ettiği için pişmandı. Babası onu hiç sevmediği için de üzgündü biraz. Özlüyordu sevdiğinin yanında olduğu yılları. Fakat o bunların hepsini içinde yaşadı tıpkı Tanpınar gibi. 

        Şimdi aşığı olduğum insanda sıra , Ahmet Hamdi TANPINAR. Kitabın kilitli insanı. Bütün dertlerin üstüne yıkıldığı yüce gönüllü adam. Kitaptaki neredeyse bütün olaylar Tanpınar'ın üzerinde esiyordu. Herkesi etkisi altına aldığı dünyası ölümünden yıllar sonra keşfediliyor. Yaşadığı dönemde seveninden çok sevmeyeni vardı.  Bu insanların onu tanımamasından kaynaklanıyordu. Sessiz, içine kapanık , umuttan elini ayağını çekmiş , hep bir geç kalmışlık hissi ile yaşayan şair ve yazar. Kitapta bahsedilen dönemde Mahur Beste adlı kitabını yazıyor. Daha doğrusu yazmaya çalışıyor.  O dönemde maddi olarak da manevi olarak da çok sıkışık bir durumda. Dostum dediği insan onu küçümsemişti , belli etmese de onun üzüntüsü içerisinde idi.  Günlüklerinde  ise hiç o büyük aşkından bahsetmemişti. Asistanı bu duruma " Tanpınar onurlu adamdır. tahmin etmişti bu günlüklerin ortaya çıkacağını , ondan hiç bahsetmedi. " dedi ki bence de haklıydı. Her şeyi içindeki hapishanede , kendi adaleti ile halleden adam bu büyük aşkını dile getirir miydi ki. 

        Düşize Hanım , ah o bir Tanpınar aşığı. O bu kitaptaki her daim umut vaat eden karakterdi. Bildiği halde dinlerdi Tanpınar'ı. Anlatıcıya  geçmişinin anahtarını tekrar hediye etti. Huzura çabuk eriyordu. O hasta , felçli vücudun da çok şey taşıyordu. Herkesten çok şey biliyordu Tanpınar hakkında ama konuşmuyordu. 

        Garson , Lebon Pastanesi garsonu. Etkiliyordu Tanpınar onu. Okuduğu , çevirdiği o günlük heyecanlanmasını sağlıyordu. Kısa bir zamanda Tanpınar'ın büyük bir hayranı oldu. Anlatıcının telefonuna gelen , Tanpınar ile ilgili yapılan kötü yoruma sert tepkisini açıkça ortaya koymuştu. belki de bu en büyük kanıttı. Günlükleri okudukça ağlıyordu , bir adamın bu denli bahtsız olmasına şaşıyordu. 


         Muazzez Hanım , Tanpınar'ın Narmanlı Yurdundaki kahvesini yapan komşusu. Tanpınar hakkında sayılı kişinin bildiği şeyleri biliyor. Mesela Nesteren'in mor salkımı çok sevdiğini , Tanpınar'a bir fotoğraf makinesi hediye ettiği gibi nadir bilgilerden haberdar. Misafirperver , cömert bir kadın. 


         Çeşminur Hanım , fakültede Tanpınar'a kahve yapan kişi. Tanpınar'a sık sık kahve götürdüğü için fakültede adları çıkmış. Şüpheci bir kadın. Hemen telaş yapıyor ve yalanını bile ağzından kaçırıyor.


         Nesteren , Tanpınar'ın büyük aşkı. Bir ilkbahar sabahı Narmanlı yurdunun bahçesini şenlendirdi. Tanpınar'ın göz bebeği olan kara kediyi sevdi. Bahçe kapısındaki mor salkımı seyretti uzun uzun. Hayrandı ona Tanpınar. O güzelliğine , zarafetine her şeyine hayrandı. Tanpınar'ın en yakın arkadaşı il evlendi. Tanpınar onu ölene dek sevdi bunu bilerek terk etti İstanbul'u. Kitapta Nesteren'in karakteristik özelliklerinden hiç bahsedilmiyor.

        Selami , anlatıcının arkadaşı. bir zamanlar anlatıcı ile bir sevdaya kapıldılar. Kasetlerin içinde birinin hayatı vardı. bu cdleri bir sevda ile aradılar ancak izleyemediler. Selami kolay kolay vazgeçmeyen , sabırlı bir adam. Bu cd olaylarında da bunu gösterdi.


        Adalet ve Mehmet Ali Cimcoz ,  Tanpınar'ın dostu olarak benimsediği ancak sonradan aslında yapmacık iki yabancı olduklarını söylediği kişiler. Adalet bir magazin yazarı , bu köşede sevmediklerini yerin dibine sokarken sevdiklerini de göğe kaldırıyor. Tanpınar hakkında bir yazı yazdı bu köşede ve Tanpınar dan Hamdicik diye bahsetti ve onu bu yazı le küçük düşürdü. Karı koca olarak yanlız kalmaktan korkuyorlar. Daha doğrusu öldürülmekten korkuyorlar.


        Arif, Tanpınar'ın günlüğündeki yazı ve resimleri aya projeksiyon ile yansıtan adam.


      

   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder